26 Mayıs 2013 Pazar

Televizyon Diyeti

Hani ben dizi izlemiyorum belgesel izliyorum diyenler var ya, biz oyuz işte, ailecek televizyon diyetindeyiz. İlle de televizyonumuz geldiyse, İz tv'yi açar onu izleriz, tabii Kavin uyuduktan sonra.
Televizyon diyetimiz tahmin edileceğini düşündüğüm gibi sadece Kavin'in izlememesi için değil. Kendi akıl sağlığımız için de en iyisi bu diye düşünüyoruz. Bütün o diziler, programlar hele hele haberler; şiddet, mutsuzluk, kötülük üzerine kuruluyor. Biz bütün bunlara kapımızı kapatmak istiyoruz. Benim televizyona bakış açım şu, eğer ben bu aleti para verip satın almışsam bu beni 1) Eğlendirmeli 2) Bilgilendirmeli. Bunlar da benim izlemeyi tercih ettiğim şeye bağlı. Bu 2 kategori çok zor bulunduğundan çok nadir açıyoruz televizyonu. Genellikle radyo dinliyoruz ya da kendi müziklerimizi. Bu aralar Okan Bayülgen radyoda kitap okuyor, onu dinlemek de çok keyifli, kitap okurken çok dinlendiren bir sesi var.
Televizyon diyetinin bir eve getirdiği en güzel şey, sohbet ortamıdır. Kavin uyuyana kadar evde bir konuşma, sohbet ortamı oluyor. Birbiriyle konuşmadan tv ekranına bakan bir anne baba değil. Kavin ve Erni oynuyorlar bazen hep beraber oynuyoruz, ben eğer onlar oynuyorsa, hafta içi yapmaya fırsat bulamadığım ev işleirni o arada yapıyorum.
Gelelim tv ve çocuk meselesine. Hep denir ki TV izlemek çocuklara zararlı, izletmeyin bla bla... Ben bu konuyu oturdum bir güzel araştırdım. Araştırdım derken bilimsel araştırmalar yapmadım ama yapanların bulgularına baktım. Sonuçlar üç aşağı beş yukarı aynı. Televizyon yıllardır hayatımızda olduğundan artık çocuklar ve tv izlemek arasındaki ilişki ve olumsuz yanları net bir biçimde söyleniyor. Örneğin ipad'ler için aynı durum geçerli değil. Ipad çok yeni birşey olduğundan ve daha birkaç yıldır kullanıldığından çocuklar üzerindeki etkileri halen araştırılıyor.
Neyse ben konudan uzaklaşmadan devam edeyim. Uzmanlar 0-2 yaş aralığındaki çocukların tv'den hiçbirşey anlamadıklarını sadece renkli şekiller olan, şekillerin değiştiği bir oyuncak olarak gördüklerini söylüyorlar. Televizyondan duydukları konuşmalar çocukların hafızasına yerleşmediğinden konuşmalarına da hiçbir olumlu katkısı yok. Çocuğun konuşmayı öğrenmesi tamamen kendisiyle ne kadar çok konuşulduğu ve ne kadar çok kelime duyduğu ile alakalı bir durum. Buradan yola çıkarak da eğitim ve tv arasındaki ilişkiyi "Daha uzun televizyon vakti, daha geç gelişme ve konsantrasyon sorunu" diye özetleyebiliriz.
Televizyonu açıp karşısına çocuğumuzu oturtmakla yaptığımız başka bir kötülük daha var çocuklarımıza ki bu bence en fenası, çocukları oyundan alıkoyuyoruz ki oyunlar çocukların gelişimi için çok önemli. Kendisini eğlendirmek için oyun oynayabilecekken, biz ona al sen bunu izle kendini eğlendirmek için başka birşey arama diye mesaj vermiş oluyoruz.
Oyun oynayan çocuk eğleniyor ki bu bence çok önemli, öğreniyor, sorun çözüyor, yaratıcı düşünmeyi öğreniyor.
Ben bir yetişkin olarak televizyonun beni neler yapmaktan alıkoyduğunu saymakla bitiremem. Şimdi artık yemek tantanası bittikten sonra kendimi televizyonun karşısındaki koltuğa atmadığımdan akşamları yorgunluk hissetmiyorum ve daha planlıyım,eşimle sohbet ediyoruz. Birilerinin ceplerini doldurmak için yazdığı mutsuz senaryoları, ya da yurtdışından ithal saçma sapan formatları izlemeyerek o kadar çok enerjim kalıyor ve o kadar çok yapmak istediğim şeyi ve evdeki işlerimi yapabiliyorum ki...Hepsinden de önemlisi televizyona bakıp durmak yerine çocuğuma, eşime, köpeğimize zaman ayırıyorum ailece ayırıyoruz. Herkese de tavsiye ediyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder