6 Şubat 2014 Perşembe

Bloga Dönüş :-)))

Çok uzun zamandır blogcuğuma birşeyler yazamadım. Son haftalar epeyce koşturmacalı geçti. Yılbaşını Ankara'da geçirdik. Maaile bir arada keyifli bir yılbaşı oldu. En yakın çocukluk arkadaşımın da yılbaşında Ankara'da bulunuyor olup çocuklarımızı biraraya getirmiş olmamız da daha da keyifli hale getirdi bu yılbaşını, bir de yine eski bir arkadaşımın da 7 aylık hamile olması da üstüne krema oldu resmen.

Anne olmak gerçekten çok acaip birşey, Kavin'le Karum'da dolaşırken bir ara gözlerim doldu, ya ben kendim çocuktum geziyordum buralarda, arkadaşlarımla dışarı çıkabildiğim ilk zamanlarda Karum'a giderdik, şimdi çocuğumla geziyorum burada diye içim bir hoş oldu :-)))

Taşındığımız gün, eşyalar gelirken.
Ankara dönüşü, her zaman olduğu gibi İstanbul yine son derece stresli, kaotik, trafik, gürültü, hava kirliliği şeklinde karşıladı bizi. Haftasonunda da Sarıyer'in tepelerinde Zekeriyaköy tarafında yaşayan arkadaşlarımızla Kanyon'da buluşup çok keyifli-hem bizler, hem de çocuklar- bir gün geçirdikten sonra, ve onlar da bizi bir güzel gaza getirince gittik eve başladık beyin fırtınasına.

Ben zaten o tarafta çalışıyorum, İstanbul'un trafiğinden bezmişim, hergün ondan in ona bin yollarda bunalmışım, ne işimiz var bizim Gayrettepe'de dedik ve asıldık telefona aradık Aslı'yı. Aslı sizin sitede ev var mı? Ondan sonrası ışık hızıyla gelişti, tam anlamıyla bir sonraki hafta yeni evimize taşındık.
Camı açtığımızda önümüz alabildiğine orman, arkadan Karadeniz görünüyor, içeri oksijen doluyor bir anda. Hepimizin yanakları kırmızı kırmızı oldu :-))) Kavin yeni çocuk parkına bayıldı, dahası burada pek çok arkadaşı var. Ben işe 1 saat 15 dakika'da gelirken şimdi 6-7 dakikada falan geliyorum.
Haftasonu İstanbul'a indiğimizde İstanbul yine eskisi gibi görünüyor gözüme, yani dünya güzeli, gezip tozup dönüyoruz eve, pek hoşumuza gidiyor.





Erni'yi sorarsanız, o pek bir mutlu, etraftaki tek erkek köpek kendisi, pek güzel dişi labradorlar ve golden'lar var etrafta, ormanlık alanda bir bölümü çevirmişler köpekler doyasıya koşup oynasın diye, bizimki de bütün enerjisini atıyor öylelikle sokakta.
Gezerken bir fotoğraf çekmemişiz Erni'yle, ben de o yüzden klasik pozlarından birini koyuyorum buraya, yeni biz yemek yerken transa geçmiş bir şekilde yemekleri seyreden Erni'yi :-)))
Şehrin biraz dışında yaşamak daha planlı programlı olmayı öğretiyor insana. Alışverişlerimiz, evden çıkış saatimiz dönüş saatimiz hep planlı programlı. Bundan da çok memnunum doğrusu.



Dahası sabahları evde kahvaltı yapabilip, çocuğumla vakit geçirebilip öyle çıkıyorum evden. Normale döndüğümü hissediyorum yavaş yavaş. Sabah 6:30'da evden çıkmaktan sabah 8'de hatta 8:15'te evden çıkmaya terfi etmek muhteşem birşeymiş.Yıllardır boşu boşuna eziyet çekmişiz resmen.
Neyse ne diyelim geç olsun güç olmasın.


Bu arada Aslı'cığım sağolsun sütümüzü de ayarladı, haftada bir gün taptaze sütümüz de geliyor, hemen yoğurtlar mayalanıyor, yanına birazcık da sütlaç, muhallebi...








Şimdi anneanne ve dede buradalar, Kavin'le ilgilenen bir sürü kişi var yani ve halinden pek memnun ve babasına ve bana pek yüz vermiyor o yüzden :-)))
Şimdilik bu uzun arada yaptıklarımla ilgili yazacaklarım bu kadar. Planlı programlı olabilmek yani zamandan daha da kazanmak için pratik birkaç önerimi de inşallah bir sonraki yazımda yazacağım.








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder