oyun etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
oyun etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

22 Nisan 2013 Pazartesi

Bir Pazartesi Sabahı Ofisten Merhabalar!!!

Dışarılarda epeyce vakit geçirdiğimiz bir haftasonundan sonra Pazartesi işbaşı yaptım ama bu benim için kısa bir iş haftası olacak. Malum yarın 23 Nisan, bu yaşımda bile beni heyecanlandıran özel bir gün, Çarşamba günü de kızımızın 1. doğumgünü ve izinliyim. Ankara'dan anneannemiz geliyor yarın, simli elbisemizle birlikte :-))) Bakalım nasıl birşey...
Bununla ilgili daha sonra bir yazı yazacağım ama Origami yapıyorum ve bu işten inanılmaz keyif alıyorum. Origami'ye başlama amacım aslında ellerimi çalıştırmaktı. Bir yerde bunu okumuştum, ellerimizi çalıştırmak, iki elimizi de kullanacağımız işler yapmak hem el sağlığımız açısından çok iyi hem de bir meditasyon yöntemi. Örneğin örgü örmek aslında inanılmaz sağlıklı birşey. Fakat ben bu konuda son derece yeteneksiz (annemin muhteşem örgü becerisine rağmen) olduğumdan, origami yapmaya başladım. Geçenlerde Tchibo'dan da harika origami kağıtları aldım ve Kavin'in doğumgünü süslemelerini origami ile yapıyorum, balonlar da aldık ama bu renkli cıvıl cıvıl kağıtlarla yapılan balık, kuş, yıldız, kalp gibi süsler çok hoş duruyor, hem de insan bu süslemeleri kendisi yapınca ayrı bir keyif alıyor. Aynı süsleri Kavin'in odasında da kullanıyorum. Resimlerini de origami yazımda paylaşacağım.
Şimdi gelelim haftasonunun bir özetine; Cuma günü Trump Tower'da idik. Genel olarak AVM'lerden hoşlanmamama rağmen Trump'ın çocuk katı ve children-friendly bir yer olması, mesela çocuk arabasıyla geldiğinizi görünce size kapı açmaları, vb şeyler...
Cumartesi ve Pazar günleri Kavin'le birlikte uzun yürüyüş yaptığımız günler oldu. Cumartesi günü fotoğraf çekimimizden sonra pasta siparişimiz verildi ve Beşiktaş'a gittik ve cıvıl cıvıl çarşısını gezip, birkaç alışverişimizi yaptık. Tchibo'dan rengarenk ahşap oyuncaklar aldık!!! Akşam Piola'da şahane bir akşam yemeği yedikten sonra eve döndük ve Erni bizi çok özlemişti.
Pazar günü rotamız ise Yıldız Parkı ve Ortaköy'dü. Yıldız Parkı'nı çiçeklerle çok güzel süslemişler ve hala biraz bakım istiyor olmasına rağmen eski haline (eski bir Ortaköylü olarak) göre çok daha iyi durumda 
olmasına sevindik. 


Yıldız Parkı aslında Erni'nin ilk gezinti parkı, Ortaköy'de oturduğumuz yıllarda Erni'yi sabah akşam oraya götürürdük. Zamanla oraya da petshoplardan alınan hayvanları terketmeye başladılar, bir de sokak hayvanları da var. Parka sık sık gidilirse hayvanlar birbirine alışıyor ama biz uzun zamandır gitmediğimiz için Erni'yi götürmeye çekindik çünkü orayı kendisine yuva olarak benimsemiş olan köpekler gezmeye gelenlere sinirlenebiliyor ve epeyce havlamalı gezintiler oluyor ve Pazar günü kafa dinlemek için parka gelenleri normal olarak rahatsız ediyor bu durum. Biz de bu nedenle Erni'yi yanımızda götürmedik. Zaten park içindeki Malta Köşkü, Çadır Köşkü gibi tesislere köpeğinizle giremiyorsunuz. 
İstanbul sokaklarında çocuk arabasıyla yürüyebilmek her ne kadar zorlu bir deneyim olsa da keyifli yürüyüşlerdi. Bir daha ki sefere daha sıcak bir günde yanımıza Ernimizi de alıp piknik yapma fikri ile ayrıldık parktan ve tabii gülümseyerek :-)))
eskilerden: Erni (sağdaki) ve kız arkadaşı Max













17 Nisan 2013 Çarşamba

Çılgın Tarçın

Evet sizlere anneanne ve dedemizin cocker spaniel'ı Tarçın'dan hiç bahsetmedim sanırım. Kendisi tam bir çılgın olup aynı zamanda çok oyuncudur. Ne yalan söyliyim, Erni iri yarı bir Golden Retriever olduğundan daha ağırbaşlı olduğunu bildiğim için onunla ilgili hiçbir endişem yoktu ama Kavin'in Tarçın'la ilk karşılaşması konusunda bir heyecan yaşamadım değil.
Tarçın çok hopidik bir köpek, sevgisini hoplayarak zıplayarak ve bu sırada patileri ve kuyruğuyla size çarptığının farkına varmayarak hatta bazen tırnaklarını da hissettirerek gösteriyor. Her küçük köpekte olduğu gibi aynı zamanda çabuk sinirleniyor. Birşey yapıyor mu derseniz hayır ama yine de sinirlenince bir çekinme oluyor. E malum çocuklar da bu dönemlerinde kontrollü değiller, Kavin mesela Erni'nin kulaklarını çekiyor, tüylerine tutunup ayağa kalkıyor, aynılarını Tarçın'a yaparsa acaba sinirlenir mi diye korktuğum oldu.
Ama daha ilk karşılaşmalarında bu korkumun yersiz olduğunu gördüm. Köpeklerin çocukları algılayışı, onların masumiyetlerinin farkında oluşları ve onları koruma iç güdülerine tanık olmak o kadar muhteşem ki...
Tarçın Kavin'e çok sevgiyle yaklaştı ama onun asıl sevgilisi yani annem, Kavin'i kucağına alır almaz Tarçın'ın rol kapma çabası da görülmeye değer.Aynı zamanda babam Kavin'i kucağına alır almaz, koltuğa babamın yanına koşup, hayır onu sevme beni sev dercesine yuvarlanması kıskançlığını bir nebze gösteriyor.

Biz ilk köpeğimiz Pony'yi ben lisedeyken aldık. Pony çok güzel bir terrier idi. Tam 18 sene yaşadı. Kızım kadar olmasam da ben de lise çağında bir çocuktum ve evde sizden ilgi bekleyen, sizi görünce mutluluktan uçan, siz yemek yerken yemeğini yiyen, daima sevgisini gösteren ve sizin ilgilinize muhtaç bir canlıyla yaşamanın ne kadar güzel bir deneyim olduğunu ve insanın kişisel gelişimine ne kadar çok şey kattığını böylelikle gördüm. Onlar her zaman evde diğer çocuk gibi ilgi bekliyorlar ve karşılığında sevgilerini veriyorlar.
Pony'yi 3 sene önce kaybettik ve annemle babam hemen sahiplendirilmek istenen Tarçın'ı aldılar. Biz de  eşimle ilk önce dünya tatlısı adeta Garfield'ın ikizi bir sarman kedi olan Müco'yu sokakta bulup evimize aldık sonrasında da daha 1 aylık bir yavruyken Erni paşamızı aldık. Onların olmadığı bir ev düşünemiyorum ve çocuğumun da bu şekilde alışmasına çok seviniyorum.